Mimar Sinan Kimdi? Mimar Sinan’ın Eserleri Nelerdir?
Osmanlı zamanında 2.Selim, 1.Süleyman ve 3.Murad dönemlerin koca imparatorluğa baş mimarlık yapmış ve yaptığı eserlerle adını dünyaya duyurmuş kişidir.
MİMARLIĞA GELİŞ SÜRECİ
29 Mayıs 1489 tarihinde Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğmuş olup 22 yaşına geldiğinde asker yetiştiren acemi oğlanlar ocağına alınmıştır. Ocakta yapı işlerinde görev aldığı için dönemin en önde gelen mimarlarının yanında çalışma fırsatı yakaladı. Çaldıran savaşı ve Mısır seferlerinden sonra Yeniçeri Ocağı’na alındı. 1522’de Rodos seferine atlı sekban olarak katılıp 1526 yılında yapılan Mohaç meydan muharebesinden sonra gösterdiği üstün performansa karşılık terfi ettirilerek Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (Bölük Komutanı) yapıldı. Sonraki süreçte ise Zemrekçibaşı ve Başteknisyen oldu.
MİMARLIĞA GEÇİŞİ
Kariyerinin altın döneminin başlangıcı ise Kanuni Sultan Süleyman’ın İran seferini yaptığı sırada Van gölü’nde karşı sahile gitmek iki hafta gibi bir süre içinde 3 adet kadırga yapıp donatmasıyla başlar. İlk başta İran seferinden dönüşte Yeniçeri ocağında itibarı yüksek olan anlamına gelen Hasekilik rütbesini aldı.Bu rütbeyle 1537 Korfu, Pulya ve 1538 Moldova seferlerine katıldı. 1538 yılında Karaboğdan seferinde ordunun Prut Nehri’ni geçmesi için köprü yapılması gerekmiş ama bataklık olduğu için günlerce uğraşılmasına rağmen köprü kurulamamış. Daha sonra bu görev Kanuni’nin veziri olan Damat Çelebi Lütfi Paşa’nın emriyle Sinan’a verilmiştir.
« Hemen adı geçen suyun üstüne bir güzel köprünün yapımına başladım. 10 günde yüksek bir köprü yaptım. İslam ordusu ile bütün canlıların şahı, sevinçle geçtiler. » | (Tezkiretü’l Bünyan ve Tezkiretü’l Ebniye[17]) |
Köprü yapımından sonra Abdulmennan oğlu Sinan’a başmimarlık görevi verilir.17 yıllık yeniçerilik hayatından sonra 49 yaşında bu görevi almıştır.
« Yeniçeri ocağındaki yolumdan ayrılacak olma düşüncesi elem verse de sonunda yine mimarlığın camiler inşa edip birçok dünya ve ahret muradına vesile olacağını düşünüp kabul ettim. » | (Tezkiretü’l Bünyan ve Tezkiretü’l Ebniye[17]) |
BAŞMİMARLIK DÖNEMİ
1538 Hassa başmimari olan Sinan bu görevini 49 yıl süre ile yapmıştır. Mimar Sinan’ın baş mimarlığa getirilmeden önce yaptığı 3 eser çok dikkat çekicidir. Bunlar;
l Halep’te bulunan Husreviye Külliyesi;
l Gebze’de bulunan Çoban Mustafa külliyesi;
l İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki külliyesidir.
Mimar Sinan’ın İstanbul’da bulunan ilk eseri olan Haseki külliyesi devrindeki bütün mimari unsurları taşımaktadır. Cami, medrese, sübyan mektebi, imaret, çeşme ve darüşşifadan oluşan külliyede cami diğer bölümlerden tamamen ayrıdır. Mimar Sinan’ın mimarbaşı olduktan sonra yaptığı bu 3 eser onun sanatının nasıl geliştiğini gösteren basamaklarıdır. Bunlardan ilk sırada yer alan Şehzade Camii ve külliyesidir. Dört yarım kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek olmuştur. Süleymaniye Camii Sinan’ın İstanbul’da bulunan en görkemli ve muhteşem eseridir. Kendi tabiriyle kalfalık döneminde 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır. Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise 86 yaşında ‘ustalık eserim’ diye sunduğu Edirne’de bulunan Selimiye Camiidir(1575).Mimarbaşı olduğu dönemde sadece yapı inşa etmekle kalmayan Sinan zaman zaman eskileride restore etti. Bu konuda ise en büyük uğraşı Ayasofya’ya karşı harcadı. 1573 yılında Ayasofya’nın kubbesini onararak çevresine takviyeli duvarlar inşa etti. Ayasofya gibi bir değerin bu döneme gelmesinde büyük rol oynadı. İstanbul caddelerinin genişliği, yeni evlerin inşası ve yapılan evlerin lağımlarının bağlanmasıylada uğraştı. İstanbul sokaklarının darlığı nedeniyle oluşan yangın tehlikesine dikkat çekmek için bir ferman yayınlattı. Halen günümüzde bile bir problem olan dar kaldırımlar ile o zamanlarda bizzat kendisinin ilgilenmesi ise çok dikkat çekici.
HAKKINDA BAZI BİLGİLER
Büyükçekmece Köprüsü üzerinde kazılı olan bir mührü bulunmaktadır. Bu mühür aynı zamanda onun ne kadar mütevazi olduğunuda göstermektedir.Mühür şöyledir:
« “El-fakiru l-Hakir Ser Mimaranı Hassa “
(Değersiz ve muhtac kul, Saray özel mimarlarının başkanı) »
Mimar Sinan toplamda 410 eser inşa etmiştir:
93 Camii,52 mescit,56 medresi,7 darül-kurra, 20 türbe,17 imarethane,3 darüşşifa(hastane),5 su yolu,8 köprü,20 kervansaray,36 saray,8 mahzen ve 48 hamamdan oluşmaktadır.
Aynı zamanda Mimar Sinan ile ilgili acı bir olayda vardır. İstanbul’un zamanla artan su ihtiyacını karşılamak amacıyla Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan’a Kırkçeşme tesislerini yaptırır. Bu tesisler o zamana kadar yapılan tesislerin en iyisi ve kusursuzu olduğu gibi mühendislik açısından Mimar Sinan’ın en önemli yapısı ve hacim yapısından en büyük eseridir. İstanbul’da o dönem suyun israf olmasını ve suya ulaşımın kolaylaşmasını sağlayan Sinan’a Kanuni Sultan Süleyman tarafından bir ayrıcalık verilir. Normalde meydanlarda bulunan çeşmelerde evlere o zaman ki adıyla lüle (çeşme) hattı çekmek yasaktır. Ama Sinan’ın üstün çabası üzerine onun kendi evine su hattı çekilmesine izin verilir. Sinan zamanla yaşlanır ve kendisini kıymet takdim eden insanlar tek tek bu dünyadan göç etmiştir. Buna Kanuni Sultan Süleyman’da dahil. Sinan 99 yaşına geldiğinde koca şehirde adeta yapayalnız kalmıştır çünkü yeni bir nesil yetişmiştir. Normalde eve su bağlatmanın yasak olduğu dönemde Sinan’ın evinde su vardır ve bu halk tarafından eleştirilmeye başlanmış ve bu sarayında dikkatini çekmiştir. Çünkü sarayda bu hakkı Sinan’a takdim eden Kanuni Sultan Süleyman vefat etmiştir. Sarayda bulunan kurul Sinan’ın evinde bulunan çeşmeyi iptal etme kararı alır. Sinan bu hakkın kendisine Kanunu Sultan Süleyman tarafından verildiğini söylemesine rağmen bu çözüm olmaz ve çeşme iptal edilir. Sinan 100 yaşına geldiğinde ise iyice hastalanır ve yatağa düşer. Koca şehrin su sıkıntısını devasa eseriyle çözen Sinan ne yazık ki susuz evinde vefat eder. Vefat etmeden kısa süre önce kendisini hasta yatağında ziyaret edenlere ise şu sözü söyler “Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için çok üzgün değiliz.”
POPÜLER KÜLTÜRDE YERİ
l 1976 yılında Merkür’de keşfedilen bir kratere Uluslararası Astronomi Birliği tarafından Mimar Sinan’a ithafen “Sinan” ismi verildi.
l İstanbul’da bulunan bir devlet üniversitesine 1982 yılında “Mimar Sinan Üniversitesi” adı verildi. Daha sonra ise bu isim “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi” olarak değiştirildi.
l Mimar Sinan’ı konu alan birçok roman ve tiyatro oyunu yayınlanmıştır. Bunların en bilinenleri ise Abidin Dino’nun “Sinan ve Arthur” Stratto’nun “Sinan” isimli biyografik romanlarıdır.
l 2003 yılında Hürrem Sultan dizisinde Mehmet Çerezcioğlu tarafından canlandırıldı.2011 yılında yayınlanan Muhteşem Yüzyıl dizisinde ise birkaç bölüm Gürkan Uygur tarafından canlandırılmıştır.
l 2021 yılında ise Sinan Operası bestelendi.
MİMAR SİNAN HAKKINDA BİR RİVAYET
1522 Yılında Topkapı Sarayında doğan Mihrimah’a, Farsçada Güneş ile Ay anlamına gelen adını Kanuni Sultan Süleyman koyar. Mihrimah 17 yaşına geldiğinde evlilik için iki aday öne çıkar. Birisi Diyarbakır valisi Rüstem Paşa diğeri ise baş mimar Sinan’dır. Sinan o dönemde 50’li yaşlarındadır. Mihrimah, Hürrem Sultan’ın da çabalarıyla rüşvetçi ve entrikacı kimliğiyle anılan Rüstem Paşayla evlendirilir. Yıllar sonra Mihrimah Sultan Koca Sinan’ı huzuruna çağırır ve ondan güzel bir yerde kendi adına külliye yapmasını ister. Harekete koyulan Sinan 1540 yılında Üsküdar’da bulunan Mihrimah Sultan Külliyesinin temelini atar ve 1548 yılında tamamlar. Aradan 14 yıl geçtikten sonra Sultan, Sinan’ı tekrar huzuruna çağırır ve onun için bir külliye daha yapmasını ister. Tıpkı ilk külliyede olduğu gibi bu külliyenin bulunduğu konumu Sinan seçecektir. Sinan bu külliye için İstanbul’un en yüksek tepesini seçer. Bu külliyeyi Edirnekapı surlarının dibine inşa edicektir. Rivayetlere göre Sinan derin bir tutkuyla sevdalandığı Mihrimah Sultan’a kavuşamamış ona olan aşkını olduğu gibi sanatına aktarmıştır. Mihrimah Sultan’ın Güneş ve Ay anlamına gelen ismine ithaf edercesine yılda sadece birkaç kez caminin bir cephesinden güneş batarken diğerinden ay doğmaktadır.
0 comments