Mobilya Tasarımı ile Yapı Tasarımında İç Mimar Fatma Sapan ve 34 Metrekare Ekibi…
Mimarlar olarak öncelikle yapıların iç dekorasyonu ve dış yapısını tasarlamakla görevliyiz.
Bu, özel mobilya tasarımlarıyla yaptığımız gibi yeteneklerimizi başka bir yere yönlendiremeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
Bir yapı tasarlamak ile bir mobilya tasarlamanın ortak yönünün ne olabileceği merak edilebilir.
Sonuçta, tamamen farklı iki yapının etkileşimi ölçeğindedirler. Fakat biri için tasarlamakla diğeri için tasarlanmakla, mobilya yaratmakla mobilyaların bulunduğu binalar yaratmak arasında kuvvetli bir bağlantı bulunur.
İlk olarak mimarlık ofisimiz, mobilya tasarımını genel olarak mimarinin bir mikrokozmosu olarak bakmayı seviyor ve tasarlıyoruz. Her iki yapı türü de yalnızca farklı ölçeklerde detaylardan ya da bağlantılardan oluşur. Her ikisinde de insan etkileşimleriyle ilgilenmek söz konusudur. İnsanların binalar ile mobilyalar ile aynı şekilde etkileşimde bulunması etkileşim düzeyini yalnızca nesneyle özel olarak ne yaptığı konusunda farklılıklara neden olur. (yani bir odaya girmek yerine bir bankta oturmak) Mobilya ve mimarinin ortak yönünü belirlemek zor olabilir ama bunu kolaylaştırmak için Mimarlık Ofisimiz hizmetiniz de.
Sonuçta mimarinin iç dekorasyon ölçekleri çok daha büyük ve insanların her iki tür işle de etkileşim kurma biçimleri, inanılmaz derecede farklı oluşum içerisinde.
Şaşırtıcı bir biçimde mobilya tasarlanma süreciyle mobilyaların yerleştirilmiş olduğu binaların tasarlanma süreci arasında oldukça sağlam bir bağlantı bulunur.
İç ve dış mimaride olduğu gibi, mobilyalar ile uğraşırken de nihai ürünlerin ne olacağına dair önyargılı fikirlerle tasarlamaya çalışıyoruz. En azından bir dereceye kadar bu mantıklı.
Örneğin ;birr sandalye, tıpkı bir okulun bir okul olduğu gibi bir sandalyedir eğer yapılan işlemin özünü değiştirmek istenilmiyorsa , parçaların ana işlevinin akıllarda tutulması gerekir. Bu sebeple , mimari ve mobilya tasarımı süreci bir parçanın işlevini yerine getirmek için temel bir ortaklığı paylaşır.
